Hayat bazen beklenmedik olaylarla bizi altüst edebilir. Bir kazadan kurtulmuş olabilirsiniz, sevdiğiniz birini kaybetmiş olabilirsiniz ya da savaş, deprem gibi felaketlerin ortasında kalmış olabilirsiniz. Fiziksel yara izleri zamanla iyileşse de bazı izler görünmez. İçimizde derin bir iz bırakır.
Travma Sonrası Stres Bozukluğu; bir kişinin tehdit edici, korkutucu ya da travmatik bir olay yaşadıktan sonra gösterdiği bir grup fiziksel, duygusal ve bilişsel semptomlardır. Bu durum, genellikle travmatik olaydan haftalar belki aylar sonra belirgin hale gelir ve tedavi edilmediğinde kişinin günlük yaşamını ciddi şekilde etkilenir. Travma Sonrası Stres Bozukluğu’nun dört temel semptom grubuyla kendini gösterir.

1. Yeniden Yaşama (Flashback ve Kabuslar)
Travmatik olay sanki tekrar oluyormuş gibi hissedilir.
Kâbuslar sık sık yaşanır ve kişi uyandığında bile gerçeklik hissine geri dönmekte zorlanır.
Günlük hayatta küçük bir ses, koku ya da görüntü bile olayın anısını tetikleyebilir.
2. Kaçınma Davranışları
Kişi travmayı hatırlatan yerlerden, durumlardan veya kişilerden uzak durmaya çalışır.
Konuyla ilgili konuşmaktan kaçınır ve duygusal olarak kendini kapatabilir.
Bu durum sosyal izolasyona ve yalnızlık hissine yol açabilir.
3. Aşırı Uyarılmışlık ve Duygusal Tepkiler
Sürekli tetikte olma hali yaşanır.
Uykusuzluk, ani öfkelenme ya da aşırı irkilme gibi belirtiler sık görülür.
Konsantrasyon güçlüğü ve ani ruh hali değişimleri gözlenir.
4. Negatif Düşünceler ve Duygular
Kişi kendini suçlu, umutsuz ya da değersiz hissedebilir.
Travma sonrası dünya tehlikeli bir yer olarak algılanabilir.
Sevdiği şeylere karşı ilgi kaybı ve derin bir boşluk hissi oluşabilir.

Her insanın bir travmaya verdiği tepki farklıdır. Bazılarımız olayı hızlıca anlamlandırıp hayatımıza devam edebilirken, bazılarımız için yaşananlar sürekli zihnimizde tekrar eder. Sürekli yorgun hissetmek, kas ağrıları, kalp çarpıntısı ve hatta bağışıklık sisteminin zayıflaması gibi sonuçlar da doğurabilir.

Travma Sonrası Stres Bozukluğu ile Başa Çıkma Yöntemleri
TSSB’nin belirtileri ne kadar yoğun olursa olsun uygulanan terapiler ve destek gruplarıyla birlikte iyileşme her zaman mümkündür. Uzman desteği ile yapılan terapi seanslarında Bilişsel Davranışçı Terapi (düşünce ve davranış kalıplarını yeniden yapılandırma) ve  EMDR (Göz Hareketleriyle  Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme)  tekniği kullanılarak bireylerin travmayı yeniden anlamlandırması sağlanır. Hayatlarına daha güçlü bir şekilde devam etmelerine yardımcı olunur.

Yaşadıklarınız gerçekten zorlayıcıdır. Başa çıkması da epey güçlü olabilir. Kendinizi çaresiz ve sıkışmış hissetmiş olabilirsiniz bu çok anlaşılır. Travmalarınız sizi tanımlamaz fakat bu süreçte iyileşmek için bolca desteğe ve zamana ihtiyacınız olabilir.

Klinik Psikolog Eda Nur Alan