uzman@psikologeda.com
Telefon/Whatsapp: 0539 299 60 10

İçimizdeki Ses Gerçekten Bizim mi?

Hayat akışında ilerlerken kafamızın içinde sürekli bir şeyler dolanır, içimizdeki ses hiç susmaz. “Bu yaptığım çok saçmaydı. Şimdi diğerlerinin yüzüne nasıl bakacağım? Kendinden utanmalıyım. Bak diğerlerine ben çok başarısızım. Çok aptalım.” gibi bir sürü eleştirel yargılayıcı sesler dolanır durur. Çoğu zaman bu seslerden kaçmak için yalnız bile kalamayız. Kendimize tahammülümüz yoktur çünkü. İçimizdeki ses hep bizimledir hayatımızın bir parçası haline geldiği için bu seslerin çoğu zaman farkında olmayız. Herkes kendi içinde konuşabilir. Önemli olan bu sesler sürekli bizi demoralize mi ediyor? Kendimizi değersiz mi hissettiriyor? Özgüvenimizi mi kırıyor? Utanmamıza mı neden oluyor?

Eğer birey çocukluğunda onu sürekli eleştiren, utandıran ebeveynlerle büyümüşse yetişkinliğinde de bu yargılayıcı sözleri içselleştirerek kendine yansıtmaya devam edecektir. İçimizdeki eleştirel ebeveyn sesi, çoğunlukla çocukluk döneminde yaşadığımız deneyimlerden ve aldığımız mesajlardan kaynaklanır. Bu ses, ebeveynlerimizden, öğretmenlerimizden veya otorite figürlerinden öğrendiğimiz ve içselleştirdiğimiz eleştirel yorumları temsil eder. Hatta içinde bulunduğumuz toplumun ve kültürün temel değerleri, yaşamla ilgili varsayımları bile önemli rol oynamaktadır.

Eleştirel ebeveyn, hata yapmayı tehlikeli görür ve bizi korumak amacıyla yargılayıcı, zorlayıcı ve bazen acımasız olabilir. Ancak bu sesin amacı her zaman kötü niyetli değildir; aslında bizi korumak, doğru yolu bulmamız için rehberlik etmek, sosyal normlara uyum sağlamamızı sağlamak gibi işlevleri de vardır. Fakat bu ses bazen gereğinden fazla ortaya çıktığında baskı yaratarak özgüvenimizi zedeleyebilir. Sürekli “başarısız oldun,” “yeterince iyi değilsin,” “bir şeyleri yanlış yapıyorsun” gibi düşüncelerle bizi eleştirdiğinde, kendimize olan inancımız azalabilir ve hatta kaygı düzeyimiz artabilir.

Sağlıklı aile ortamında gelişen bireylerin içindeki sesler daha dengeli olacaktır. Bu bireyler zaman zaman kendilerini eleştirirler ama aynı zamanda kendilerini anlamaya da çalışırlar. Kendilerine karşı daha şefkatli ve merhametlidirler. Hatalarıyla, zayıflıklarıyla ve kusurlarıyla da kabul ederler kendilerini. Mükemmel olmak zorunda hissetmezler. Yanlış yapma payları vardır hep. Kafamızda dönüp duran bu seslerden kaçmak yerine ona kulak vermemiz gerekir. Bu sesi tanımak ve etkisini fark etmek, onu daha sağlıklı ve yapıcı bir hale getirebilmek için ilk adımdır.

Eleştirel ebeveyn sesine karşı nasıl sağlıklı bir denge kurabileceğimize dair birkaç adım:

Farkındalık Kazanmak: Eleştirel sesleri duyduğumuzda, nereden geldiklerini anlamaya çalışmak ve kendimize “Bu ses gerçekten bana mı ait, yoksa geçmişte duyduğum yargılar mı?” diye sormak.

Alternatif Ses Geliştirmek: Eleştirel ebeveyne karşı, kendimize destekleyici ve anlayışlı bir iç ses geliştirmek. Bu iç ses, “Elimden geleni yaptım,” “Bu hatayı yapmak beni kötü biri yapmaz” gibi destekleyici ifadelerle bizi yargılamaktan ziyade kendimizi motive eder.

Sınırlar Koymak: Eleştirel ebeveyn sesinin nerede yapıcı olduğunu ve nerede bizi engellediğini anlamak, gerektiğinde ona sınırlar koymak. Örneğin, hata yaptığımızda kendimize kızmak yerine, hatayı bir öğrenme fırsatı olarak görmek.

Şefkatli Ebeveyni İçselleştirmek: İçimizde eleştirel bir ebeveyn olduğu gibi, şefkatli bir ebeveyni de içselleştirebiliriz. Bu ses, eksiklerimizi anlamaya çalışır, bizi olduğumuz gibi kabul eder ve özsaygımızı destekler.

Bazen sırtımızda taşıdığımız çanta bize ait olmayan yüklerle doludur. Adımlarımızı ağırlaştırır, yolumuzu zorlaştırır. Kendimizi hafifletmenin tek yolu çantanın içindeki bize ait olmayanları ayıklamaktır.

 

Klinik Psikolog Eda Nur ALAN

2019 yılında Üsküdar Üniversitesi'nde Psikoloji ve Sağlık Yönetimi bölümlerinden çift anadal yaparak üstün başarı onur belgesi alarak mezun oldum. Mesleğimde uzmanlaşabilmek ve etik ilkeler doğrultusunda çalışabilmek için Üsküdar Üniversitesi’nde Klinik Psikoloji alanında yüksek lisansımı tamamladım. Akademik gelişimime büyük katkı sağlayan Prof. Dr. Sultan Tarlacı danışmanlığında “Çocukluk Çağı Travmalarının Zihin Teorisine Etkisi” konulu projemi tamamlayarak uzmanlığımı aldım.

View All Post

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu sayfanın içeriğini kopyalayamazsınız