Boşluk Hissi: Görünmeyeni Anlamak
Hayatınızın tam da olması gerektiği gibi göründüğü anlarda içinizde yankılanan o tuhaf boşluk hissi ile tanıştınız mı? Sabah kahvenizin tadını almadığınızda, kalabalık bir ortamda yalnız hissettiğinizde, en sevdiğiniz müziği dinlerken bile içinizin sıkıştığı anlarda… Hiçbir şeyin yanlış gitmediği ama hiçbir şeyin tam da doğru hissettirmediği o zamanlar…
Boşluk hissi duygularımızın bize fısıldadığı bir mesajdır. Çoğumuz bu fısıltıyı bastırmayı seçeriz. İşe daha çok sarılırız, sosyal medyada kayboluruz ya da bir sonraki hedefin hayalini kurarız. Peki ya bu boşluk bastırılmak yerine duyulmayı hak ediyorsa?
Bu his sizden kaçar gibi görünse de aslında geçmişinizden gelen bir yankıdır. Özellikle çocukluk yıllarındaki ihmal, bu boşluğun köklerinde yer alabilir. Sevgi, ilgi ve kabul çocukluk döneminizde içsel dünyanızın temel taşlarını oluşturur.
Çocuklukta duygularınızın görülmediği, hislerinizin önemsenmediği bir ortamda büyüdüyseniz yetişkinliğinizde siz de kendi hislerinizi önemsememeye devam edebilirsiniz. Bu eksiklik içsel bir boşluğa dönüşebilir. Çocuklukta sevgiyle dolmayan bir yürek, yetişkinlikte sürekli bir “tamamlanma” arayışına girebilir. Bu ihmalin yarattığı boşluk, yetişkinlikte sürekli bir “kendini arayış” döngüsüne dönüşebilir. Bu boşluk, yalnızca geçmişte eksik olanı değil, şimdiki anınızı da şekillendirir.
Doldurmak Yerine Anlamak
Bu boşluğu yeni hedefler, ilişkiler ya da başarılarla doldurmaya çalışmak onu bastırmaktan öteye geçemez. Asıl çözüm, onu anlamaktır. Çünkü bu boşluk, bir eksikliğin değil bir dönüşüm çağrısının işaretidir.
“Kendini ne zamandır göz ardı ediyorsun?”
“Neye ihtiyacın var?”
“En son ne zaman kendine şefkat gösterebildin?”
Bu boşluk hissi üzerini örtmek için değil, onunla tanışmak için vardır. Anlamı bulmaya, geçmişi iyileştirmeye, geleceği şekillendirmeye… Boşluğu hissetmek yalnızca başlangıçtır. İçsel bir yolculuğa çıkmak için bir fırsattır.
Psk. Eda Nur Alan